Ankara'nın Sesi Haber Sitesi

'Dijital oyun bağımlılığı çocuğunuzun ruhsal gelişimini tehdit ediyor'

SAĞLIK

 ÇOCUK ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Çelik Büyükceran, dijital oyunların kontrolsüz ve aşırı kullanımının çocuk ve ergenlerde giderek artan bir ruhsal sağlık sorunu haline geldiğini vurguladı. Büyükceran, “Oyun bağımlılığı, çocuğun ruhsal, sosyal ve akademik işlevselliğini olumsuz etkileyen, profesyonel müdahale gerektirebilecek düzeyde ciddi bir sorundur” dedi.Güven Çayyolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları (Çocuk Psikiyatrisi) Bölümü’nden Uzman Dr. Özge Çelik Büyükceran, dijital oyun bağımlılığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Büyükceran, “Dijital oyunların, çocuk ve ergen beyninde özellikle ödül sistemiyle ilişkili bölgeleri yoğun biçimde uyardığı bilinmektedir. Yapılan araştırmalar, dijital oyunlara bağımlılık geliştiren çocuk ve gençlerin beyinlerinde, özellikle ödül beklentisiyle ilişkili bölgelerde anormal aktivasyon gözlendiğini ortaya koyuyor. Oyunlardaki hızlı başarı, puan kazanma ve ilerleme hissi, beynin dopaminle çalışan sistemlerini yoğun biçimde uyarıyor. Bu durum, çocuğun gerçek yaşamda karşılaştığı daha yavaş ve çaba gerektiren görevlerden (örneğin ders çalışmak gibi) çabucak sıkılmasına ve motivasyon kaybı yaşamasına neden olabiliyor. Özellikle ergenlik döneminde bu sistemler gelişimsel olarak daha hassastır” diye konuştu.‘PSİKİYATRİK EŞ TANILARLA İLİŞKİLİ OLABİLİR’Dijital oyunlara yönelik işlevselliği bozacak düzeyde ilgi geliştiğinde bunun yalnızca bir davranış biçimi değil, çoğu zaman eşlik eden psikiyatrik durumların bir yansıması olabileceğini belirten Uzman Dr. Büyükceran, şunları kaydetti:“Bu tür yoğun oyun kullanımı; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), depresyon, anksiyete bozuklukları, sosyal kaygı ve uyum güçlükleri gibi psikiyatrik durumlarla ilişkili olabilir. Bazı çocuklarda oyun oynamak, altta yatan duygusal sıkıntıların ya da sosyal izolasyonun bir başa çıkma yöntemi haline gelebilir. Dijital oyunların aşırı kullanımı yalnızca psikolojik değil, bazı fiziksel etkilerle de ilişkili olabilir. Uzun süreli ekran kullanımı, uyku hijyeninin bozulması, fiziksel hareketsizlik, duruş bozuklukları ve zamanla kronik yorgunluk gibi ikincil sorunlara zemin hazırlayabilir. Özellikle ekran ışığına maruz kalmak melatonin salınımını baskılayarak uykuya dalmayı zorlaştırır. Uyku bozuklukları ise hem dikkat işlevlerini hem de duygudurum düzenlenmesini olumsuz etkiler.”‘DAVRANIŞSAL SİNYALLERİ TANIMAK ÖNEMLİ’Büyükceran, ailelerin dikkat etmesi gereken bazı davranışsal ipuçlarını şöyle sıraladı; “Oyun dışında huzursuzluk, sinirlilik, mutsuzluk hali, ekran süresinin giderek artması ve kontrolsüzleşmesi, oyun oynamak uğruna temel ihtiyaçları (yemek, uyku, hijyen vb.) ihmal etme, akademik başarının ve sosyal ilişkilerin belirgin şekilde bozulması, oyun dışı etkinliklere karşı belirgin ilgisizlik ve motivasyon kaybı. Bu belirtilerin varlığı halinde çocuğun ayrıntılı bir ruhsal değerlendirmeye alınması gerekmektedir.”Uzman Dr. Büyükceran, dijital oyun kullanımının tümden yasaklanmasından ziyade düzenlenmesi ve yönetilmesinin çocukların gelişimi açısından daha sağlıklı bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Büyükceran, dijital oyunlara karşı koruyucu tutum geliştirmek için ailelerin atabileceği adımlar ile ilgili şunları söyledi; “Yapılan araştırmalarda, belirsiz ya da tutarsız kuralların, çocukların ekran süresini azaltma konusunda etkili olmadığı gösterilmiştir. Bunun yerine aile içinde önceden belirlenmiş ve sürdürülebilir şekilde uygulanan “ekran sözleşmeleri” (örneğin ekran süresi tablosu) daha etkili bulunmuştur. Çocuğun kendiliğinden bu sınıra uymasını ve çocuktan bu süreci yönetmesini beklemek güç olabilir, bu noktada ebeveynin aktif katılımı gerekli olabilir. Çocuklara ekran dışında da keyif alabilecekleri alternatif ödül kaynakları sunmak önemlidir. Fiziksel aktiviteler, doğayla temas, sanat etkinlikleri, akran ilişkileri gibi alanlara yönlendirme, çocuğun dijital dünyaya olan bağımlı ilgisini dengelemeye yardımcı olur. Ebeveynin ekran kullanım alışkanlıkları, çocuk tarafından doğrudan gözlemlenir ve taklit edilir. Sürekli ekran karşısında vakit geçiren yetişkinlerin olduğu bir ortamda, çocuğun dijital sınırlarına uyması beklenemez. Ebeveynin dijital davranışı da düzenli olmalıdır. Çocuğun dijital ortamda nelerle karşılaştığını anlamak, oyun tercihlerini konuşmak ve duygusal ihtiyaçlarını fark etmek de koruyucu olabilir. Bu yaklaşım, hem çocuğun dijital içerik karşısındaki yalnızlığını azaltır hem de problemli kullanım gelişmeden önce aile içi bağları güçlendirir. Bazı çocuklar dijital oyunları yalnızca eğlence amacıyla değil, duygusal başa çıkma mekanizması olarak da kullanabilir. Ebeveynin çocuğun bu ihtiyacını fark etmesi ve alternatif başa çıkma yolları sunması (birlikte oyun, sohbet, bedensel temas) koruyucu etkidedir. Dijital davranışın arkasında yatan psikolojik ihtiyaç anlaşılmadan yüzeysel sınır koymak yeterli olmaz. Aile içinde belirli zaman dilimlerinde tüm bireylerin ekran kullanımını durdurduğu, ekransız zamanlar planlamak hem dijital alışkanlıkların düzenlenmesine hem de birlikte geçirilen nitelikli zamanın artmasına katkı sağlar.” Uzman Dr. Büyükceran, sözlerini şöyle tamamladı; “Bu koruyucu stratejiler çocuğun içsel motivasyonunu desteklerken, dijital içeriğin zihinsel ve ruhsal gelişimi olumsuz etkileme riskini de azaltır. Yasaklayıcı ve cezalandırıcı tutumlar yerine, rehberlik edici, açıklayıcı ve düzenleyici yaklaşımlar daha kalıcı sonuçlar verir. Oyun bağımlılığı geliştiğinde çocuğun yaşam kalitesi, akademik performansı ve sosyal uyumu ciddi biçimde etkilenebilir. Bu nedenle sadece davranışı değil, altta yatan nedenleri anlayıp, bütüncül bir yaklaşımla ele almak gerekir. Ailelerin bu süreçte çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanlarından destek almaları hem çocuk hem de aile için koruyucu bir müdahale niteliği taşır.”

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.