Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Güneri Cıvaoğlu vefatının 1’inci yıl dönümünde anıldı

Melike USLU- Hadican EROL/İSTANBUL, – TÜRK gazeteciliğinin duayeni ve Milliyet

Melike USLU- Hadican EROL/İSTANBUL, – TÜRK gazeteciliğinin duayeni ve Milliyet gazetesinin başyazarı Güneri Cıvaoğlu, vefatının birinci yılında düzenlenen anma töreniyle saygıyla anıldı. Törende konuşan Milliyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Özay Şendir, “Meraklı bir insandı; merakı sayesinde her işi takip ederdi. Bazen onu Çin Seddi’nde, bazen savaş döneminde Bağdat’ta görebilirdiniz. Yaşam enerjisi hepimize örnek oldu. O meşhur tiyatro eseri vardır ya, Ağaçlar Ayakta Ölür. Güneri Cıvaoğlu da gazetecilerin ayakta öldüğünü gösteren müthiş bir örnek olarak yaşadı ve bize güzel hatıralar bıraktı” ifadelerini kullandı.

Medya dünyasının önemli isimlerinden Güneri Cıvaoğlu, vefatının birinci yıl dönümünde düzenlenen törenle anıldı. Etkinlikte Cıvaoğlu’nun mesleğe kattığı değerler ve ardında bıraktığı güçlü miras öne çıktı. Törene meslektaşları, yakın dostları ve medya dünyasından çok sayıda isim katıldı. Anma töreninde konuşan Şeffaf Oda’nın Yapımcısı Kübra Kalem Baykara, “Ondan öğrendim dik duruşu, kırmızı çizgileri, hayata gülümsemeyi, zarafeti. Her şeyi bilme isteğini, dostluğa ve aileye verdiği önemi, yazmayı. Çalışanım değil, çalışma arkadaşım demeyi. Olmaz’ı değil, nasıl olur diye keşfetmeyi. İdeallerin peşinden koşmayı. En kötü havada bile derin bir nefes alıp yaşamak ne güzel demeyi. Kısacası, onun tabiriyle, yaşamla sevişmeyi” dedi.

‘MİLLİYET OLARAK YAZARLARIMIZI ÖZENLE ANARIZ’

Anma töreninde konuşan Milliyet Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Özay Şendir, ”Güneri abiyle son on yedi ayında neredeyse her gün telefonda konuştuk. Yoğun tedavi gördüğü dönemlerde bile bunu sürdürdük. Aslında hepimizi hazırladı ve öyle gitti. Hayatı çok seven biriydi. Gazetecilerin iyi yaşaması için onun kadar uğraşan bir başka isim tanımadım. Yaşamaktan keyif alır, bunu çevresindekilerle paylaşırdı. Onu anlamak için benim sözlerimden çok, gençler mesela onun yaptığı Nazım Hikmet belgeselini bulup izleyebilirler. Moskova’ya gidip eşleriyle birlikte çekmişti. Ya da son dönem yazılarını okuyabilirler. Suriye ve Irak konusunda, dünya medyasını onun kadar dikkatle takip eden başka bir isim tanımadım. Bir başka özelliği de şuydu: Size tavsiye verirken egosuz, sevgiyle yaklaşır; küçükleriyle tecrübesini paylaşmaktan keyif alırdı. Çok kıymetli bir kalemdi. Biz Milliyet olarak yazarlarımızı özenle anarız. Güner abiyi nasıl analım diye düşündük. Sabah mezarı başındaydık ama o, hep çevresine iyilik dağıttığı için bugün onu kahkahalarla anmak istedik. Bundan sonra da Milliyet olarak kaybettiğimiz değerlerin ölüm yıl dönümlerinde onların gazeteciliğine dair sayfalarımızda özel bölümler hazırlayacağız ki genç kuşaklara bu tecrübeyi aktarabilelim” dedi.

Şendir sözlerini şöyle tamamladı:

“Meraklı bir insandı; merakı sayesinde her işi takip ederdi. Bazen onu Çin Seddi’nde, bazen savaş döneminde Bağdat’ta görebilirdiniz. Yaşam enerjisi hepimize örnek oldu. O meşhur tiyatro eseri vardır ya, Ağaçlar Ayakta Ölür. Güneri Cıvaoğlu da gazetecilerin ayakta öldüğünü gösteren müthiş bir örnek olarak yaşadı ve bize güzel hatıralar bıraktı.”

‘HAYATIMDAKİ TÜM GÜZEL ŞEYLERİN KAHRAMANI’

Şeffaf Oda’nın Yapımcısı Kübra Kalem Baykara, “Güneri abiyle her buluşmamızda, Şeffaf Oda’nın yeni konukları kim olacak diye konuştuk. Karsu gibi yeni isimler keşfedelim diye birbirimizi motive ettik. Ama bu sadece program için değildi elbette. Hayat için, sağlık için, güzel yaşamak için de. O olmasaydı ben bugün olduğum Kübra olamazdım. Ondan öğrendim dik duruşu, kırmızı çizgileri, hayata gülümsemeyi, zarafeti. Her şeyi bilme isteğini, dostluğa ve aileye verdiği önemi, yazmayı. Çalışanım değil, çalışma arkadaşım demeyi. Olmaz’ı değil, nasıl olur diye keşfetmeyi. İdeallerin peşinden koşmayı. Yetmişinde piyano çalmayı öğrenme isteğini. Dans yarışmasına katılmanın ne anlama geldiğini. En kötü havada bile derin bir nefes alıp yaşamak ne güzel demeyi. Kısacası, onun tabiriyle, yaşamla sevişmeyi. O benim masterım, doktorum. Hayatımdaki tüm güzel şeylerin kahramanı. En önemlisi de babam, kıymetlim, ailem” ifadelerini kullandı.

‘ÇOK KEYİFLİ, ZARİF VE İNCE BİR İNSANDI’

Sanatçı Rojin ise “Güneri Cıvaoğlu benim için çok değerli, duayen bir gazeteciydi. Herhalde en fazla konuk aldığı sanatçılardan biriyim; altı kez programına katıldım. Çok keyifli, zarif ve ince bir insandı. Konuklarını öyle güzel ağırlar, öyle iyi hissettirirdi ki, böyle bir sunum ve gazetecilik gerçekten yoktu. Onu asla unutmayacağım, saygıyla anıyorum. Her defasında insanı teşvik eden, mutlu eden sorular sorardı. Bana her geldiğimde ortaya karışık bir şarkı söyletirdi; İngilizce, Kürtçe. Bölgedeki çocuk sayısıyla ilgili sorular sormuştu. Hatta bana, Neden bu kadar çok çocuk yapıyorsunuz? diye sorduğunda, Abi, zengin parasıyla, fakir karısıyla oynar. Ne yapsınlar? demiştim. O da bunu çok güzel bir yazıyla kaleme almıştı. Bir başka programında Kadınlar Günü üzerine sohbet etmiştik. Ben de bir anımı anlatmıştım: Mardin’de konser sonunda yaşlı bir amca elinde bir demet çiçekle yanıma gelmişti. Yüzündeki tatlı kırışıklıklarıyla bana, ‘Roji Hanım, Kadınlar Gününüz kutlu olsun’ demişti. Güneri abi bunu da çok güzel yazmıştı. Her şeyi çok özel bir dille ifade ederdi. Onu kaybetmek hepimiz için çok büyük bir kayıp. Saygı ve rahmetle anıyorum” diye konuştu.

‘GÜNERİ CIVAOĞLU, TÜRK BASINININ DUAYEN İSİMLERİNDEN BİRİYDİ’

Sanatçı Betül Demir, “İçeri girer girmez çok duygulandım. Onun programına beş kez katılmıştım, ayrıca çok yakındık. Zaman zaman görüşür, güzel bir dostluk kurmuştuk. Güneri Cıvaoğlu, Türk basınının duayen isimlerinden biriydi. Vizyonuyla hepimize ışık tuttu. Çok dost canlısı, sanata, sanatçıya ve emeğe değer veren kıymetli bir insandı. Basın emekçilerine verdiği destekle de bunu gösterirdi. Onu kaybetmek çok büyük bir kayıp ama çok güzel yaşadı” dedi.