Kredi derecelendirme kuruluşlarına sert tepki

Başbakan Binali Yıldırım, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına tepki göstererek, "Bunların uzmanlığından değil ben aklından bile şüphe ediyorum. Bunların verdiği notun kıymeti harbiyesi yok" dedi.

Kredi derecelendirme kuruluşlarına sert tepki

Başbakan Binali Yıldırım, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına tepki göstererek, "Bunların uzmanlığından değil ben aklından bile şüphe ediyorum. Bunların verdiği notun kıymeti harbiyesi yok" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım Türkiye Bankalar Birliği 61. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı ekonomik büyümeye dikkat çeken Yıldırım, “Sorun da burada zaten. ‘Niye Türkiye bu kadar efektif bir büyüme sağladı. Büyümekte olan ülkeler arasında yer almasına gerek yok. Yavaş yavaş gelecek yüzyılda bunu tamamlayabilir’ Biraz hızlı hareket etti. Kuyruktaki yerini değiştirdi. Bu belirli açıdan rahatsızlık oluşturabilir. Bizim amacımız kimseyi rahatsız etmek değil, milletin refahını temin etmek. Büyüme tabana da yayılıyor. İstihdama yansıyor, gelir dağılımına yansıyor. O bakımdan büyümenin olmamasını sorun olarak görmemiz lazım. Hem Türkiye, hem dünyada büyümemenin bedelinin ne kadar ağır olduğunu görüyoruz. Etrafımızda yaşanan savaşlar, terör neyden kaynaklanıyor. Ülkelerin doğru dürüst yönetilmemesinden kaynaklanıyor. Bunun bedelini başta o ülkede yaşayanlar olmak üzere, en yakınındaki ülkeler karşılıyor. Türkiye son 8 yıldır hem kendi hedeflerini gerçekleştirirken, hem de güneyimizde Irak’ta, Suriye’de, Kuzey Afrika’daki ülkelerin sorunların ile de ilgileniyor. Oradaki savaştan canını kurtarmaya çalışan insanlara kucak açıyor” diye konuştu.

“ENFLASYONDA HAFİF BİR KIPIRDAMA VAR, TABİİ HOŞUMUZA GİTMİYOR”

Türkiye’de enflasyonun yüzde 70’lerden tek haneli rakamlara gerilediğini vurgulayan Yıldırım, “Şu günlerde enflasyonda hafif bir kıpırdama var. Tabii ki hoşumuza gitmiyor ama hükümet olarak enflasyonla mücadele kararlılığımızda zerre sapma yok. Faizlerin oluşma şeklini açıkladılar. Enflasyon var. Vatandaşlar da doğal olarak enflasyonun altındaki birikiminin değerlendirilmesine razı olmaz. Hiç kimse zarar etmek için parasını bankaya emanet etmez. Bankanın maliyetleri var. Maliyetlerin üzerine de makul bir kar koyuyor ve vatandaştan aldığı bu paraları da piyasaya veriyor. Esas olan faizlerin düşürülmesi, tabiatıyla ekonomimiz için hayati öneme haiz. Ama bunu sağlamak için önce enflasyonu aşağı çekmemiz gerekiyor. İkisinin birbiri ile bağlantılı olduğunu biliyoruz. Ama enflasyonu aşağı çekmek, büyümeyi sürdürülebilir halde tutmak bizim görevimiz. Bunun için enflasyona sebep olan konuların ne olduğunu biliyoruz, bunlarla ilgili adımlarımızı da atıyoruz. Bunlardan birçoğu bizi içeride yönetebileceğimiz konular. Gıda fiyatları, enerji fiyatları, ulaşım fiyatları, işçilik bunlarla ilgili tedbirlerimiz var. Mesela işverenlerin çalışanlar yönünden yüklerini azaltacak tedbirler aldık, onlara destekler veriyoruz. Hem sigorta, hem vergi yapılandırılması, kamu borçlarının yapılandırılması gibi destekler veriyoruz. Gıda fiyatları ile ilgili de gıda komitesi marifetiyle soğuk tedarik zinciri başta olmak üzere birçok alanda tedbirler alıyoruz. Bu tedbirle tabii bugünden yarına sonuç vermez ama adım adım sonuç verecek” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE BİRÇOK İHRACATA KONU İTHALAT KALEMLERİNİ YERLİLEŞTİREBİLİR”

Yapılan çalışmaların küçük de olsa sonuçlar vermeye başladığını vurgulayan Yıldırım, “Üretim, lojistik, enerji ile ilgili diğer desteklerimiz de devam ediyor. Burada geriye kur kalıyor. Kurun da şüphesiz enflasyonun artmasına bir etkisi var. Maliyetlere yansıyor. Türkiye ortalama 40 milyarın üzerinde bir enerji faturası ödüyor. Esasında cari açığımızın iki büyük kalemi var. Birisi enerji faturamızdır, birisi de ithalatın içerisindeki açıktır. Türkiye önemli ölçüde ihracat yapıyor ama ihracat yapmak için ithalat da yapmak zorunda. Özellikle ara mallar ve hammadde ithalatı bizim cari açığımızı olumsuz etkiliyor. Bunu aşağı çekmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin imkan ve kabiliyetleri buna müsait. Türkiye birçok ihracata konu ithalat kalemlerini yerlileştirebilir. Petrokimya, bilişim teknolojileri, yazılım sektörü, turizm, enerji. Daha birçok sektör sayabiliriz. Son hayata geçirdiğimiz bu 23 proje özel teşvikler sağlanarak verilmiş bir destektir. 135 milyarlık 23 proje hayata geçtiğinde Türkiye yaklaşık 20 milyar dolar ithalat için daha az ara ödeyecek. Cari açık o kadar azalacaktır” ifadelerini kullandı.

“BUNLARIN UZMANLIĞINDAN DEĞİL, AKLINDAN BİLE ŞÜPHE EDİYORUM”

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına da tepki gösteren Yıldırım, “Ne hazindir ki son günlerde Türkiye’nin notunu düşüren rayting kuruluşu, bunu not düşümüne bir gerekçe olarak ortaya koydu. Bunların uzmanlığından değil ben aklından bile şüphe ediyorum. Bu kadar basit bir konuyu kavrayamamışlarsa bunların verdiği notun kıymeti harbiyesi yok. Ne diyorlar ’efendim bol bol teşvik veriliyor. Dolayısıyla bu cari açığı arttıracak. Böyle bir ifadelerini gördüm. Bunun bilimsel kurallarla açıklanabilecek bir yanı yok. Buradan da anlaşılıyor ki gündemde olmadan akıllarına esti, bir araya geldiler. Bir not düşürme gayreti içerisine girdiler. Bunu anlıyoruz. Bunun nedenini de anlıyoruz. Türkiye’deki seçim takvimi belli olduktan sonra yapılan bu gerişimin etik olmadığını, belirli bir amaca yönelik olmadığını da iyi görüyoruz. Bunu zamanlamasını da manidar buluyoruz. Rayting kuruluları 15 Temmuz girişiminden sonra yaptıkları gibi subjektif, tamamen ülkemizin gerçeklerine uymayan bu gibi kararları bize çok zarar vermez. Ama kendilerine çok zarar verir. Güvenilirlikleri gittikçe kayboluyor, Türkiye üzerindeki kredileri de yok olmaya devam ediyor” açıklamalarında bulundu.

“YÜKSEK FAİZ VE ENFLASYON ORANININ BİR KISMI, AKTİF DIŞ POLİTİKA YÜZÜNDEN”

Türkiye’nin bu kadar yüksek faiz ve enflasyonu hak etmediğini savunan Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Buradaki oranın bir kısmı, Türkiye’nin izlediği aktif dış politika yüzündendir. Ekonomik gerçeklerle alakası yoktur. Bunu herkesin bilmesi lazım. Eğer Türkiye edilgen dış politika izlese, etrafından olup bitenlere kayıtsız kalsa, sesini çıkartmasa o zaman kimse Türkiye’ye kimse deyip dolaşmaz. Ama bizim tarihi geçmişimize ve önümüzdeki hedeflere karşı duyarsız davranamayız. Her şeyi para olarak göremeyiz. Bizim inancımızda darda olanlara yardım etmek vardır. Bölgesel ve küresel barışa katkı sağlamak vardır. Bunu yapmak ile mükellefiz. Bunu bir fiyatlama aracı olarak uluslararası kuruluşlar kullanıyorlar. Bugünler gelip geçecek. Biz buradayız, yerimizdeyiz. Biz hancıyız onlar yolcudur. Biz gelen bütün yolculara gereken misafirseverliği gösteririz. Ama sonunda mahçubiyet onların olur. Türkiye’nin ekonomik gücü, Türkiye’nin bankacılık sistemi, imkan ve kabiliyetleri, insan kaynağı bugün içerisinde olduğu bütün sorunları aşacak düzeydedir. Türkiye bankacılık sektörünün aktiflerinin toplamı Türkiye’nin milli gelirinin üzerine çıkmış. Kredileri yüzde 20’lerden yüzde 70 seviyesine çıkmış. Ben bankalarımıza önce teşekkür ediyorum. Teşekkürüm şu. 15 senelik büyüme başarısının arkasında siz varsınız. Sizin arkanızda da millet var. Millet paraları gelip yatırmasa ne yapacaksınız. Kaynak millet. Millet parasını yatırıyor siz de bunu Türkiye’nin büyümesine harcıyorsunuz. 15 Temmuz sonrası duruşunuz, pazartesi her şeyi normale döndürmeniz, milletimiz nezdinde büyük bir beğeni kazanmıştır. Hem ülkeye olan güven, hem de bankacılık sistemimize olan güveni en iyi şekilde göstermiştir. Bunun için teşekkür ediyoruz”

“SİZİN İÇİN DE İYİ DEĞİLSE YÜKSEK FAİZLERİ İNDİRİN”

Başbakan Binali Yıldırım’ın Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın’a yönelik sözleri ise salonda gülüşmelere neden oldu. Yıldırım, konuşmasında “Yüksek faiz bizim için de iyi değil” diyen Hüseyin Aydın’a “Bu sizin için iyi bir şey değilse indirelim. Hem kar edin. Hem siz kazanın, hem de memleket kazansın. Tamam mı. Daha çok kazanmak için faizlerin inmesi gerekiyor. Tabii bunun için biz de boş durmayacağız, enflasyonu aşağı çekeceğiz. Bu birbirini tetikleyen bir şey. Enflasyon 7’ye düşerse siz 8’lerde oynamaya başlarsınız. Dolayısıyla enflasyon artı küçük bir miktar vatandaşın, yatırımcının işini görür. Herkes bu sonuçtan mutlu olur” diye yanıt verdi.

“BANKALARIN HESABI ŞAŞTI, HÜKÜMETİN HESABI ŞAŞTI AMA VATANDAŞIN HESABI ŞAŞMADI”

24 Haziran seçimlerine de değinen Yıldırım, “Tabii seçim sürecine girdik. Bu dönem göz gözü görmez, herkes bildiğini söyler. Sonunda vatandaş bir karar verir. Bu güne kadar vatandaşın hesabı şaşmadı. Bankaların hesabı şaştı, hükümetin hesabı şaştı ama vatandaşın hesabı şaşmadı. Altın terazisi hassasiyetinde vatandaş düşünüp karar verir. Bizim vatandaşımız ferasetlidir. 15 yıl bunu gösterdi. 12 seçim üst üste istikrar ve güven dedi. Bu iki sihirli kelimeyle Türkiye bu günlere geldi. Bu herkesin işine yarıyor” dedi.

(İHA)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
timbir - birlik haber ajansi