Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hidayet Şahin
Hidayet Şahin

İLİŞKİLERİN GÜCÜ:

Bu yazımda, siz değerli okuyucularımla ilginizi çekebilecek farklı bir konu paylaşmak istedim. Çalışma hayatımda çok fazla gözlemlediğim ve artık gerçekten emin olduğum bir konu “İlişkililerin Gücü”
İnsanların yaptıkları iş ne olursa olsun (özel, kamu iş hayatı, ticaret, sanatçılık, sporculuk vb.) muhakkak bir hayalleri ve hedefleri vardır. Peki bizleri bu hedeflerimize ve hayallerimize taşıyan unsurlar nelerdir şöyle bir bakalım.
Bilginin gücü: Evet herhangi bir konuda karar vericiler tercih yapacağında sahip olduğunuz bilgi, beceri ve donanımınızın muhakkak hayal ve hedeflerinize ulaşma konusunda olumlu bir etkisi vardır, ancak yeterli değildir.
Bilinirliğin gücü: Evet herhangi bir konuda karar vericiler tercih yapacağında ilk akla gelen olmak önemlidir. Karar vericiler kaygı ve korkuları nedeni ile bildikleri kişiyi tercih etme meyillidirler, ancak yeterli değildir. Burada başka güçlerden de bahsedebiliriz ama ben asıl belirleyici olan gücü anlatmak istiyorum.
“İLİŞKİLERİN GÜCÜ”
Kamu kurumu, özel sektör, ticari hayat, sanat ve spor hayatımızdaki pozisyonlarımızı bazı güçler belirlemektedir. Bu güçlerin başında ilişkilerin gücü gelir. İnsanların bir görev veya mevkiye gelebilmesi bilgi beceri donanımı ile değil (istisnalar olabilir), ilişkilerinin gücü ile olmaktadır. Biz bu gücü günlük hayatımızda torpil, tanıdıkları var, çevresi geniş, eli her tarafa uzanıyor gibi farklı şekillerde dile getiririz. Uzman olmak, bilgili, donanımlı, yetkin, tecrübeli olmak insanların bir yere gelebilmeleri için tek başına yeterlilik sağlamamakta, hatta etkisi çok az olmaktadır.
Bu güçleri; siyasiler, patronlar, yöneticiler, akrabalar, hem şehirliler, arkadaşlar, yoldaşlar, dindaşlar, ülküdaşlar, menfaattarlar vb. oluşturmaktadır. Bu güçlerin kullanımı kişiden kişiye değişebilmekte olsa da kullanım yöntemleri değişmemektedir.
Bazı ilişkilerde vardır ki sizin elinizde olmayan doğuştan gelen şartlarınıza bağlıdır. Nerede doğduğunuz, hangi dinde doğduğunuz, hangi mezhepten olduğunuz, hangi ırka mensup olduğunuz, kimin çocuğu olduğunuz gibi. Bu şartlar kesinlikle bilgi ve yeteneklerinizin önüne geçmektedir. Bu durum kimi insanları aşırı etkiler, kimilerini de daha az etkiler. Bu durum tamamen yaşadığınız toplumda ki insani değerlerin ne kadar önemsendiği ile doğru orantılıdır. İnsan kavramını öne çıkaramadığımızda diğerleri ön plana çıkar (bizim ülkemizde olduğu gibi).
İnsanlar yaşamı boyunca çeşitli süreçlerde çok farklı insanlarla tanışır, dostluklar kurar, arkadaşlık yaparlar. Zaman içinde bu ilişkiler insan yaşamını yönlendirmeye ve yönetmeye başlar. Çalıştığınız işyerinde bir pozisyon için fırsat olduğunda bu güçler belirleyici olur. Kariyer planlaması vb. çalışmalar bile bu güçlerin etkisi altında gerçekleşir. Hatta askeriye gibi standartların üst seviyede belirlenmiş kurumlarda bile terfi bir yere kadar geçerlidir ondan sonra belirleyici olan ilişkilerin gücüdür. Başka bir deyişle organizasyonun üst seviyelerine çıktıkça bu gücün önemi artar. Her kurum için rahatlıkla örneklenebilir. Mesela siyasi partide milletvekili olmak için belirli bir ilişkiler gücüne, bakan olmak için daha fazla bu güce ihtiyaç vardır. Koltuk sayısı azalıp adaylar arttığında bu güçler etkisini daha üst seviyeye çıkarır. Bir işe girmek için, bir işte yükselmek için, ticari hayatta iş yapabilmek ve bir yere gelmek için belirleyici olan şey ilişkilerinizin gücüdür.
İstisnalar (özel yetenekler, yıldızlar) hariç sporda, sanatta bile ilişkilerin gücü kendini göstermektedir. Yüzlerce, binlerce sporcu ve sanatçı bulunmaktadır. Örneğin bir sporcunun transferi, milli takıma girmesi vb. durumların yaşanabilmesi için siyasetten, basından, teknik kadrodan, federasyondan, kulüp başkan veya yöneticilerden tanıdık ve referansları gerekmektedir.
Hedefleri ve hayalleri için ırkını, dinini, mezhebini, memleketini inkâr eden veya gizleyen insanların sayısı bu yüzen bizim ülkemizde oldukça yüksektir. Kendisini açıkça ifade eden insanlar muhakkak ki vardır ama onların bir yerlere gelmesi kolay değildir. Çünkü kimlikleri, kökenleri, ırkları, siyasi görüşleri en önemli tercih edilebilirlikleridir. Onları kınamak veya küçümsemek doğru olmaz. Çünkü bilgi, beceri yetenekle değil, kişisel ilişkilerin gücü ile bir yerlere gelinebildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Sonuç olarak ilişkilerin gücü ile bir yerlere gelinen toplumlarda insan kavramı ikinci plana düşmektedir. Bir konu veya bir iş için birisinin kapısını çaldığınızda, sizi kim gönderdi, nerelisiniz, kimlerden siniz gibi kavramlar ile karşılanırız ve buna göre muamele görürüz. İnsan olmamız o kapıdan girmemiz için yeterli değildir. Hâlbuki “Biz insanı yaratandan ötürü severiz” deyimi de yine bizde çok kullanılan bir deyimdir hatta deyim değil de bir sözdür. Ama bu söz bizim ülkemizde gerçek hayatta asla bir karşılık bulmamaktadır.
Kariyer yapma ve yükselmelerin ilişkiler gücü belirlendiği toplumlarda aidiyet, uzmanlık, bilgi, beceri gibi unsurlar önemini kaybederler. Bu nedenle bu gibi toplumlarda adalet ve güven tesis etmek çok zordur.
Çözüm: “İNSAN KAVRAMI ÖNCELİKLİ, İNSAN İLİŞKİLERİNİ YÜRÜTMEK” VE İNSAN KAVRAMININ ÖNÜNE BAŞKA KAVRAM KOYMAMAKTIR.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere,
Sevgi ile kalınız,
Hidayet ŞAHİN
(Uluslararası Kalite Uzmanı ve Eğitimci)

YORUMLAR

28 adet yorum var

  1. Kalemine yüregine sağlık ne güzel ifade etmişsin ilişkilerin gücü o gücü ve süreci iyi yönetemezseniz kaybedersiniz kaybeden siz olur bazen de kurum ve kuruluşlar önemli olan insanın bu gücü kullanarak son varacağı noktaya sağlıklı adımlarla yürümesidir sağlıcakla kal saygı ve sevgilerle

  2. Oldukça gündem bir konuyu işlemiş olmanız çok önemli, belki insanlar biraz bu konuda düşünmeye başlar.

  3. Zülfü yâre dokunmuşsunuz Hidayet Hocam. Herkesin bildiği, gördüğü ve maalesef -genellikle- görmezden geldiği, tanıdık bürokrasisi. Dürüstlük, saygı ve empati yeterince olmayınca, böyle informal ilişkilerin kartopu gibi büyümesi kaçınılmaz oluyor. Kartopunun içine girmeyen, altında eziliyor.

  4. “Ben kimim biliyor musun?” sorusu; ilişkinin, iletişimin gücü için ilginç birr sorudur. Ancak bu soruda ‘ben’ değil ‘dayı’ anımsatılır. Feodal toplum yapısında her kuş zurbası ile uçunca daha bir etkilidir. Oysa sanayi toplumunda bilimsellik her şeyin önünde olmalı.
    Her ne olursa olsun ilişkinin gücü önemlidir. Güzel bir anlatım yapmışsınız. İzin verirseniz üç ayda bir çıkardığım HEKİMHAN dergisinde yayınlamak isterim.
    Selamlar, sevgiler, başarılı çalışmalar…

  5. Hidayet kalemine sağlık insanların sağlıklı bir çevre edinmesi ve doğru iletişim kurmasının ne kadar önemli olduğunu çok güzel anlatmışsın

  6. Yıllar sonra sizinle tekrar karşılaştığımız bir toplantıda ve sonrasında insan ilişkilerinin kıymetini hep hissettim.Ne kadar güzel kaleme almışsınız.Yüreğinize sağlık.

    1. Ülkemiz için malesef çok tanıdık, alışılmış bir durum. Kariyer planlamasinda perfonmans ve liyakatın insan ilişkilerinin gerisinde kaldığını düşünmekteyim.Katiliyorum görüşlerine.

  7. Ne güzel demiş Üstad;
    İnsan var İnsan’da “ziyan” olur,
    İnsan var insana “ilac” olur.
    Kaleminize sağlık bir sonraki yazınızı heyecanla bekliyorum

  8. Eline sağlık ilişkilerin gücünü tecrübelerinin süzgecinden geçirerek çok güzel anlatmışsın

  9. Çok güzel ve net anlatmışsınız hocam,teşekkür ederiz,tüm yazılarınızı dikkatli ve zevkle okuyoruz,

  10. Kıymetli Hidayet ŞAHİN hocam, yıllarca her konuşmanizda,her yazınızda içinde bulunduğumuz toplumun ne kadar ögrenim düzeyi yüksek olanların çoğunluğu da dahil; eğitim eksikliğimiz olduğunun farkına varmamızı sağladınız.Japonya’da, Avrupa’da olduğu gibi çocuk yaşta,yani 10 yaşa kadar insan ilişkileri,doğru, dürüst ve adaletli davranma konusunda eğitilmesi gereken bir toplumda yaşıyoruz . Duyarlılığıgıniz ve Uzmanlığıniz topluma yol gösterici olmaktadır,sizin her yazınızı ilgiyle izlemeye devam edeceğim, varlığınız çok kıymetli, teşekkür ederiz

  11. Çocuk yaşta başlar aslında insanoğlunun hep yukarı, daha yukarı çıkma arzusu…
    Düşme ihtimalinin korkusu ile uçma ihtimalinin verdiği haz arasında salıncakta gidip gelir insanoğlu…
    Bazende ayakları yerden kesilince yerçekiminin ağır basacağını unutur insanoğlu.
    Kimsenin bizi arkadan itmeden kendi başımıza sallanabildiğimizdeki o duyguyu, sevinci kaç kişi hatırlıyordur hala?
    Anneler babalar bırakın çocuklarınız salıncakta sallanmayı kendileri başarsınlar, ağaca kendi başlarına çıkmayı öğrensinler, tutmayın arkalarından bırakın düşsünler, düştükleri yerden kendileri kalkmayı öğrensinler ,
    Ne güzel demiş büyük üstad Aziz NESİN “Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksanız, sorun kendiliğinden çözülecek aslında.” Katılmayan var mı diye sormaya korkuyorum…

  12. Sevgili Hidayet kardeşim kalemine ve yüreğine sağlık .Çok güzel bir konuya değinmişsin .Sayfalar dolusu inan bu konuda ben de yazabilirim .Daha çok kamu sektöründe rastlanan bu durum günümüzde daha bariz ortaya çıktı .Çok düzgün çok başarılı insanlara ihtiyaç duymamıza rağmen böyle güzel insanların geride kalmasına tanıklık edebiliyoruz .Ama doğru yol bir tanedir .Hakkın adaleti kendini başka yerde gösterip ilişkilerin gücünü pek de tanımıyor aslında .Makam ,güç gibi sıfatlar Allah’ın bize verdiği büyük sınavlardır bence ilişkilerle geliniyor ve o elbiseyi taşıyamıyorsan adalet ve güven unsurunu oluşturamıyorsan yanlış büyük bir alanı malesef etkiler .Sevgiler ,saygılar

  13. Hidayet bey, yıllar boyu denetim ve eğitimlerde yansıttığınız görüşlerden artık tüm toplumun faydalanıyor olmasını bir fırsat olarak düşünüyorum. Yazılarınızı bir solukta okuyor ve bir sonrakini merakla bekliyorum. Başarılı mesajlarınızı destekliyor ve kaleminize, yüreğinize sağlık diyorum.

  14. Hidayet ŞAHİN beyin üzerinde durduğu ve ülkemizin büyük yaralarından birisi olan bu durumun göz önüne serilmesini desteklememek mümkün değil. Kendisini böyle bir konuyu toplumla bir kez daha paylaştığı için teşekkür ediyorum. Bu konuların düzelmesinde gerçek anlamda sosyokültürel ve etik değerlerin gözden geçirildiği kalite temelli top yekün bir seferberliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum

  15. Kaleminize sağlık değerli hocam. Sizinle her sohbet farklı bakış açısı kazandırdı bizlere. Şimdi de yazılarınızdan feyz alıyoruz.

  16. Sevgili kardeşim çok önemli bir konuya temas etmişsin, kalemine sağlık, maalesef yaşadığımız hayatta o kadar çok duyuyor, karşılaşıyoruz ki… pes dediğimiz durumlara varıyor, ilişkinin gücü bazen yetenekten, liyakatten önde geliyor. dolayısıyla o kurum, şirket vb. oluşumlarda sonuçları iç çatışmaya yol açabilmekte, verimliliği etkilemekte, çalışanlarda motivasyon düşüklüğü gibi birçok olumsuz durumlara yol açmaktadır. yıllar önce voleybol oynayan kızımın milli takım seçmelerinde başarılı olmasına rağmen seçilememiş olmasını ve kızım haksız bir şekilde seçilememenin üzüntüsün yaşarken seçici hocanın inşallah ileri ki süreçlerde beni utandırırsın dediğini unutmuyorum. Maalesef her sektörde, sporda karşılaştığımız durumlar, sanki bir kültürümüz olmuş gibi.

  17. Acı gerçek şu ki,ağzınızla kuş tutsanız ,Ankara’da dayınız yoksa boş.Ellerine sağlık Hidayet kardeşim

  18. Yaşadığımız ülkenin acı gerçeklerini yazmışsın dostum.Durumunuz bu maalesef..Liyakat mi boş ver..

  19. Hidayet Bey, çalışma hayatına ve hatta bizzat hayata dair tespitiniz ve bu konuda ortaya koyduğunuz perspektif için tebrik ederim. Elinize sağlık.

  20. Bir kere yanlış trene bindin mi koridordan ters tarafa yürümenin hiç bir faydası yoktur.Demiş NİETZSCHE
    Ülkede insan ilişkilerinin gücü yataklı vagonda seyahat eder, bilginin gücü, bilinirliğin gücü koridorda terse yürüyerek.
    Kalemine sağlık Aziz dostum,

  21. Üniversitede ,Hoca’nın kızı olmaktan dolayı kaç dersten bütünlemeye kaldığıma inanamazsınız.Sebep: Hocanın kızı daha iyi not almalıymış.Ziraat Fakültesinde, resim dersinden bütünlemeye kalıp, eylülde mezun olabilmiştim.Ters mağduriyet örneği olarak, yazdıklarınıza gönülden katılıyorum. İNSAN KAVRAMI ÖNCELİKLİ, çok kıymetli.

  22. Hidayet bey kalemine ağzına sağlık bizim ülkemizde ahbap uşak ilişkisi olduğu için liyaket bilgi beceri uzman eğitimin önemi çok geçerli olmuyor malesf selamlar

  23. Kalemine sağlık hocam. Şeyh Edebali ne güzel demiş “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın”. İnsan odaklı olmadığımız müddetçe ne insan kalır, ne devlet ne de dünya. Söylediğiniz gibi ilişkilerde de bu durum geçerli ve olmazsa olmaz olmalı.

  24. Bu asır iletişim asrıdır
    İlişkilerinizde ki kalite yaşam kalitenizi belirirler
    Ve Hidayet Beyin yazısı iletişimin esasını belirleyen ilişkilerin gücü makalesi ile bir başka ve güçlü mana kazanmış .Kaleminize sağılık
    Ertan Şimşek
    @ertansimselofficiall
    Çalışma Psikolojisi Uzmanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER