Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hülya Üstüner
Hülya Üstüner

Bir ‘Beğeni’ Kadar Kısa Dostluklar Çağı.

Eski bir defteri karıştırırken düşmüş sararmış bir fotoğraf… Arkada yazılı: “Can dostum, ömür boyu…” O günlerin samimiyetini, sıcaklığını hatırlattı birden. Sonra dönüp bugüne baktım. Kalabalıklar içinde yalnız, yüzlerce “arkadaş” arasında tek başına dolaşan insanlar… Peki, ne oldu da “can dostluk” bu kadar lüks, bu kadar nadir bir hazine haline geldi?

Hız Çağının Tüketimi: İlişkiler
Modern hayatın acımasız temposu, en çok da insan ilişkilerini vurdu. Her şey gibi dostluklar da “hızlı tüketim” kategorisine girdi. Bir tuşla “arkadaş” ekliyor, başka bir tuşla hayatımızdan çıkarıyoruz. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, derin sohbetlerin, uzun yürüyüşlerin, bir bakışta anlaşmanın yerini, kısa mesajlar ve “beğen” butonları aldı. İlişkiler, yüzeysel bir hal aldı. Derinleşmeye, emek vermeye, sabırla sulamaya vaktimiz yok. Oysa gerçek dostluk, yavaş yavaş büyüyen bir çınar gibidir; hızlıca filizlenip solmayı sevmez.

Performans ve Fayda Odaklı Yaşam
Bir ilişkinin “bana ne katar?” sorusu, farkında olmadan zihnimize kazındı. Dostlarımızı bile, bize sağladıkları sosyal, mesleki veya duygusal fayda üzerinden değerlendirir olduk. “Bu arkadaşlık bana ne kazandırır?” sorusu, “Bu insanla nasıl bir bağ kuruyorum?” sorusunun önüne geçti. Oysa gerçek dostluk, faydacılığın zerresini barındırmaz. Olduğun gibi, kusurlarınla, güçsüz anlarınla kabul görmektir. Bir menfaat değil, bir varoluş halidir.

Kırılgan Benlikler ve Güven Bunalımı
Hepimiz birer “kırılgan cam fanus” içinde yaşıyoruz. Sürekli bir “beğenilme” ve “onaylanma” kaygısı, içimizdeki “gerçek ben”i saklamamıza neden oluyor. Zayıf yanlarımızı, korkularımızı, başarısızlıklarımızı göstermekten çekiniyoruz. Oysa gerçek dostluk, tam da bu zayıf anlarda, o cam fanusu kırarak içeri girebilendir. Ancak güven inşa etmek zorlaştı. Dedikoduların, çıkar çatışmalarının kol gezdiği bir dünyada, sırtını döndüğünde arkandan vurulma korkusu, insanı hep tetikte tutuyor. Güvenmek, en büyük risk haline geldi.

Dijital Yalnızlık ve Sanal Tatmin
Sosyal medya, bize yüzlerce, binlerce “dost” sunuyor. Doğum günlerimizi kutluyorlar, paylaşımlarımızı beğeniyorlar. Peki ya hastalandığımızda kapımızı çalacak, gözlerimizin içine bakıp “gerçekten nasılsın?” diye soracak kaç kişi var? Dijital dünya, sosyalleşme ihtiyacımızı öyle bir tatmin ediyor ki, gerçek ve derin temaslara olan iştahımızı köreltiyor. Sanal dünyanın renkli balonları, gerçek dünyanın samimi sohbetlerinin yerini alıyor.

Peki Umut Yok Mu?

Elbette var. Nadirleşen her şey gibi, gerçek dostluğun değeri de katbekat arttı. Onu bulmak ve beslemek daha zor, ama bir kez bulduğunuzda verdiği haz çok daha derin. Belki de yapmamız gereken, hızı biraz kesip etrafımıza insani bir mercekten bakmak. Dijital gürültüyü kısıp, bir kahve içmeye davet etmek, gerçekten dinlemek, yargılamadan anlamaya çalışmak.

Gerçek dostluk, bir lüks değil, insan olmanın temel bir ihtiyacı. Onu kaybettiğimiz yerde, kalbimizin bir köşesi hep eksik ve yalnız kalıyor. Belki de aradığımız o nadide hazine, biz farkında olmadan hemen yanı başımızdadır. Yeter ki onu besleyecek cesareti, sabrı ve samimiyeti gösterebilelim.

Unutmayın, gerçek dostluk gelip geçici değildir; yıllar geçtikçe değerlenir ve ancak hak edene sunulur.
H.Ü

YORUMLAR

3 adet yorum var

  1. Yıllar geçsede; eskimeyen ve eskitmeyen benim canım arkadaşım… eline, düşüncene ,yazına sağlık…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER